20080820

kırıntıları saçmadan bisküvi yeme san-at ı

böyle bir şey var evet sevgili dostlar.bisküvi aynı dilde milyonlarca farklı şekilde söylenebilen ama karşı tarafın büyük bir anlayış göstererek 'evet alırım bir tane' dediği belkide en önemli kelimedir.hemen bakalım: piksüvi, püsküğüt, bisküüt, bisküğü.. öyle değil mi ya, hepimiz dedik hepsinden bir kere.söylemek istediğim, işte insanı insan yapan da budur.lakin konumuz bu değildir.kendimize gelmeliyizdir.bu gün bu konudan söz açmışsam bu samimiyeti can yoldaşım eti burçaktan bulmuşumdur, çantamın iç cebinde acıkmamı bekler, yenmeyi bu kadar gönülden seven bir bisküğü daha, bu kadar yenilesi bir bisküüt daha yoktur benim nezdimde.

*her bir püsküğütün bir yenme adabı vardır.en can alıcı ve en ortak(!) adap kuralı hart diye ısırmamak,ısırır ısırmaz çekmemek,ısırdığımız an duraklayarak içimize çekme suretiyle, düşme tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuz kırıntıları kurtarmaktır.etrafta güzel çocuk varsa 'ne biçin bisküvit yeyiş o' demesin diye böyle yaparız.örneğin ben saça saça yemeyi severim -belki de bu yüzden yalnızım-.. bir de ağız etrafındaki kırıntılar mevzuu vardır ki o ustalık ister, o noktaya varmak zaman alır. şimdi bizim ilk olarak yapmamız gereken hatamızı kabul etmek ve saçmadan yiyebildiğimiz her bir bisküvit için bir demir parçası almaktır dernekten.
evet sevgili dostlar,
artık kendimizi yeterli gördüğümüz bir ara ise eti cin yeme san-at ı nın inceliklerini işliycem.ki o artık dan seviyesidir, padavan gitmiş yerine jedi gelmiştir.ortamlar sizindir. her türlü halka açık mekanda korkmadan püsküvit kemirebilirsiniz.
bonapetit ey bu bıloğa sabırla zaman harcamış yüce kişilik.

d.

20080801

00.47

blogların en altlarındaki kaydol u 'kaybol' diye okuyorum her seferimde.usulca çıkıyorum hesaptan.
-out much ado-
burada da karşıma çıkıyor.

d.