20081123

HAMAKTAYIM

22.11.08

Fikret Kızılok'un kasedini aldık bugün. Yaşam aldı, doğrusu. Fekat, yağmur sebebiyle kaset bende kaldı. Çalıyor şu an, pek bir güzel. "Serkoş olmak" tan falan bahis-ediyür Fikret Emicem. Pek hoş. Çok.
Ah! Muhsin Ünlü güzel bir tesbit yapmış zamanında, öyle duyumsuyorum şu anda: her dönem (aralık, zaman dilimi de denebilir karışık dilimizde hepsi anlaşılır) yazı yazılamayabilirmiş. Bazen sadece düşünesin geliyor. Yazmayasın. Düşüncenin daha tatlı geldiği. Evde sahlep var, tarçın bile var. Ama kahve de var. Yapmanın kolay olmasıyla ilgisiz bir şekilde kahve içmeyi tercih ediyorsun.
Bir süredir kahve içiyordum. Kahve de güzel, kafeinin çarpıntı yapmadığına...

---------------

KARGA
Anahtar elindeydi. Kahretsin! Elinde olmaya da bilirdi; ama şu an bu ikisinin hiçbir farkı yoktu çünkü eldeki anahtar birtakım deformasyonlar yüzünden evin kapısını bırakın, apartmanın kapısını bile açmıyordu. Yağan yağmur da hem olan durumu, hem de anahtarı daha da deforme ediyordu.
Saar o kadar geçti ki, herhangi bir zile basması, herhangi saçma sapan bir olayı beraberinde kolayca getirebilirdi. Bela, özellikle bilinçli bir şekilde geleni, şu an en istemediği şeydi.
Islanmaktan sıkıldığı zamanın birinde - o an düşünülebilecek en son şey bu olmasına rağmen - o yağmurda nasıl uçtuğunu dahi anlamadığı bir karga çıkageldi önüne (düşünülebilecek en son şey, takdir edersiniz ki, karganın o yağmurda nasıl uçtuğuydu). Ayaklarının dinine kondu. Durumun ilginçliğini sadece bu kadarı oluştursa iyiydi ama.. Karga, bir derdi varmışçasına onu süzüyordu - Karakterin kafamdaki betimlenişi, ne yazık ki, benim de erkek olmamla ilgili bir biçimde, erkek gibi. Yazık olan, erkek olmam değil elbette! -
Artık sıkılmamasına (yani durumun değişmesine) rağmen- zamanın hesaplanabilirliğinde bir değişme yoktu. Geçen sürede karga iki-üç kez ağzını - GAGASINI! - açar gibi yaptı ama, hala yağmurun sesinden başka ses yoktu - artık ortamda bir karga olmasına rağmen.
Daha ne kadar ve ne sebeple meraklanacağını merak ederken, karga gagasını iyice açarak kocaman bir "Gaaaak!" çekti ve çok kısa bir süre daha karşısındakine baktıktan sonra güçlükle havalanarak alçaktan alçaktan uçarak gözden kayboldu.
"Adam", bazen hayal kurmaması gerektiğini düşünürken, elindeki anahtar yağan yağmurla (doluya dönmüştü) daha da büyük bir hızla deforme olmaya devam ediyordu.

- Çay içelim.
Saman kağıdın (?!)
beyaz A4 ten daha güzel olduğu
günlerde hava hep yağmurluydu.
------------------

Yazılacak çok şeyin olması, neden yazdığım sorusu ve neden yazmadığım durumu bit araya gelince anlayabiliyorum ancak aylardır neden düzenli yazamadığımı. Tam düzeni bir türlü oturtamamışım. Hep de anladığımı sanmışım. Teksir kağıdı ve biraz el açılmasıyla kendime geldim. Bir de, sanırım çay bu kez çok güzel oldi.

c.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

küllük